Konu: Yazgıtay
Tekil mesaj gösterimi
Alt 16 Ocak 2023, 17:34   #77
Çevrimiçi
Renommier
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Ne değişti bu yedi yılda?

Yaşamaya mecbur kaldım. Hani aynı anlama gelen fakat farklı yazılan cümleler vardır ya, benim durumum da aynı işte. Değişen fiziki durumum sadece. Mevsimler, günler ve dünya hiç değişmedi. Sadece isimler ve sıfatlar değişiyor. Eskiden, “Canım” dediklerime şimdi, “O***** çocuğu” diyebiliyorum. Anlayacağın, dünyanın görünümü değişmedi ama insanlar çok değişti be Gizem. Ama onda da alıştım, inan. Kelimeler bile etkilendi. Makyajsız dışarı çıkamayan kadınlar gibi oldular. Süslenmeyince veya yabancı kelimelerin makyajını kullanmayınca değersiz gibi göründüler. Mesela, “Ölü yaprak vuruşu” demek yerine, “Knockle-ball” demenin daha havalı olduğuna inanıldı. “O nereden çıktı?” deme, geçen Kaan'la PES atıyorduk da o kullandı da öğrendim. Evet, saf Kaan. O da değişmedi. Görüşüyorum hala. Gerçi onun da hayatı alt üst oldu bir anda. Annesi felç geçirdi, ağabeyinin şehit haberi geldikten sonra... her neyse. Buna da alıştım. Hatta “Samimiyet” dediğimiz şey; kahvelerde 5 liraya içilen çayın yanındaki muhabbetler değil, dört litre benzin fiyatına çay içilen yerlerde yapılan yer bildirimleri oldu. Bunu sağlayanların da günde on iki saat hayvan gibi çalışmak zorunda olduğunu gördüm. Ve ona bile alıştım.

Kimseye içimi dökemedim, anlatamadım, ağlamak için arkalarını dönmelerini bekledim. Çünkü “Paylaşmak” dediğimiz, insanlar arasındaki soyut bağ; gerçekten anlamaya çalışmak veya birilerinin yanında beklentisiz olmak yerine, artık sanal platformlarda prim kaygısı taşıyan yazılar haline geldi. “Çıkar” oldu adı. “İspat” oldu. Buna da alıştım. İnsanlar öldü bu yedi yıl içinde, çocuklar bile öldü. Elinde büyüdüğüm insanlar öldü. Yan komşum değişti. Odamdan bakınca puslu görünen harabe bina artık daha net görülmeye başladı bu yedi yıl içinde. Konunun senle alakası olabilir, evet. Belediye seçimi için otobüs durağımızın boyaları da aktı. Sana “Seni seviyorum” dediğim günün gecesinde evinde intihar* eden Hıdır amcanın mezarına daha az gitmeye başladım bu yedi yıl içinde. Sana yalan söylemem bilirsin. Hıdır amcanın mezarını bile bulamadım geçenlerde. Anneannem ölünce sigara da içtim biliyor musun? Hani sen içince elinden alıp, “Sigara mı, ben mi?” diye sorardım ya sana, sen haklıymışsın be sigara içerken. Artık haddinden fazla vefasızlaştım. Ama iyi şeyler de oldu bu yedi yıl içinde. Galatasaray dördüncü yıldızı taktı mesela. Yarım bıraktığım hayallerin inşasına tekrardan başladım. Sanırım inşasına başlamak daha tatlı geldi, düşünce olarak kaldı, o da beynimdeki despot pentatlonu aşamadı. İki tane çocuğum oldu. Korkma, annesiz büyüdüler içimde. İsimlerini Zarar ve Ziyan koydum. Bakma öyle, evlenmedim tabii ki. Zaten senden sonra kimseyi sevemedim, güvenemedim. Üzülme, iyi şeyler bunlar. Hani, “Bıçaklar iyidir, saplandığı yeri olgunlaştırır!” diyordun ya, hatırladın mı? Ben hiç unutmadım onu.

En ünlü ustaların bile gün yüzüne çıkarmaya kıyamadığı bıçaklar gibi Tanrı tarafından ruhuma sağlanman kaldı geriye. Nefes alamadım, çıkarmaya çalıştım birkaç kere. Ancak matematikteki çıkarma işlemi vardı ya, o işlem büyükten küçüğü çıkarmak gibiydi, eksildim ama yanlış eksildim. Yemin ederim buna da alıştım. Neye alışamadım biliyor musun? İsmin aklıma geldiğinde, içimdeki üşümenin çözümünü bulamayışıma. Çünkü sürekli sala verildi bu şehirde. Her sala sesinde adın yırttı dudaklarımı. Her cuma mesaj attı arkadaşlarım. Nasıl kurtulayım, sen söyle? Yedi yılda değişmeyen tek şey bu işte.

Sitem gibi oldu ama anlarsın sen beni. Babasını kaybeden çocuk, Allah'a sadece, “Umarım varsındır da sana bunun sebebini sorarım!” diye sitem yapar ya, ben de aynını sana yapıyorum. Umarım okursun bir yerlerde de...
__________________
[Sadece kayıtlı ve aktif kullanıcılar bağlantıları görebilir. ]
 
Alıntı ile Yanıt