Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!
Her şeyimi kaybetmek üzereyim. Zaman; dostumun da düşmanı, düşmanımın da düşmanı, hatta dostumun düşmanının düşmanının düşmanı, hatta ve hatta düşmanımın düşmanının düşmanının... Anlayacağınız zaman, tanıdığımız en güler yüzlü düşmandır. Sürekli kaybediyorum, ağlıyorum ama gözyaşlarımı hissetmiyorum. Zaman onları da bir şekilde siliyor. Zaman, eline aldığı saatli bombayla iyilik yaptığını zannediyor. Suç aletinin aleti olur mu?
Şu an odada, yarım insanlar beraberim. Yarı değil yarım. Uzun boylu, olabildiğince yaşlı ve zayıf bir insan ile ayna karşısında bakışıyorum. İsmini unutacak kadar yaşlı ve yemek yiyemeyecek kadar zayıf görünüyor. Yeni ölmüşler kadar soğuk ve yarı felçli bir insandan bahsediyorum. Yarı felçli diyorum, çünkü ayağa kalkabiliyor ama yürüyemiyor. Konuşabiliyor ama cümle kuramıyor. Onun bu durumu kulağıma şunu fısıldıyor; insan, yarım kaldığını göremiyorsa, asla eski halini hatırlamaz. Karşılıklı oturup bakışıyoruz. Sadece bir cümle kurma hakkı olsa, beni öldür, derdi. Eminim ki bunu nasıl yapmam gerektiğini de söylerdi. “Beni şu şekilde öldür” derdi. Tam da bu sırada odayı bir koku kaplıyor ve karşımdaki yüzüme bakmaktan vazgeçiyor. Tam da tahmin ettiğiniz gibi, osuruk kokuyor. Koku odayı kapladıkça kızarmaya başladığını fark ediyorum. Utanma yetisini kaybetmemiş bir insanla aynı odadayım. Birazdan ölebilir fakat hâlâ utanma duygusunu göstermeye çalışan insana bakıyorum. Kendi kendime, “Bu olaya ikinci defa şahit olursam bunu yapan kişi eminim ben olurum” diyorum. Yavaşça ayağa kalkıyorum. Karşısına kadar geçip, “Kötü hissetmene gerek yok” diyorum. Bunu söylerken çok ciddiyim. “Kötü hissetmene gerek yok. Çünkü hepimiz kendi hayatlarımızın içine ediyoruz. Tek fark, senin bunu en somut şekilde yapıyor olman” diye cümlemi tamamlıyorum.
Sahip olduğumuz şeylerin görüntüsü önemlidir. Başkasının bizi nasıl gördüğü, bizim için çok önemlidir. Karşımda, ölümü arzulayan bir insan var. Nasıl göründüğüyle ilgilenmeyen bir insandan bahsediyorum. Son kez göz göze geliyoruz. Yirmi dört yaşındaysanız ve her şeyinizi kaybetmek üzereyseniz, istediğiniz tek şey, sonraki nefesi almamaktır. Çünkü her nefes daha kötü olmanıza neden oluyor ve iç organlarınızın kokusunu bile hissetmeye başlıyorsanız, Tanrı'ya ölmek için yalvarırsınız. Bunu nereden mi biliyorum?
Son düzenleyen Renommier; 22 Şubat 2023, 21:03.
|