Forum Logo




Yazgıtay

Üyelerimize ait günlüklere bu başlık altından ulaşabilirsiniz.


Kullanıcı Etiket Listesi

Like Tree55Beğeniler

Yeni Konu Oluştur Yanıtla
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 15 Ocak 2023, 20:00   #71
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Bazen cidden dayanamıyorum. Belki insanlara inandırıcı gelmeyecek ama yemin ederim, Tanrı inancım olmasa çoktan kendimi öldürmek için her yolu denemiştim. Hatta yeni yollar yapmıştım. Düşünüyorum, sabaha kadar acı çekiyorum, dayanılmaz gelince çaresine bakmak için doktora gidiyorum. Kısa süreli kurtuluyorum. Sonra tekrar ama farklı yerden giriyor acı, bir mahkûmun hasmını tuvalette savunmasız halde kıstırıp şişlemesi gibi. Yine kurtulmaya çalışıyorum. Diğer yandan da kendi türümden canlılara güveniyorum. Sonuç? Aldatılıyorum. Yine tekrar ediyor bu durum. Kazanıyorum ve o kazandığım her neyse kaybedişimi seyrediyorum. Yine tekrar. Birkaç örnekle bumeranga dönüşen hayata dayanacak kadar değerli mi bu dünya? Her gün, “Bakalım kim benden daha berbat halde” merakıyla haber izlemek, saçlardan dişe kadar zamanla her uzvun eksilmesini aynalardan öğrenmek, birbirlerinden gerçek yüzlerini gizlemek, sevdiği her şeyi kaybetmek... kısacası kontrol edilemeyen her şeyin dümenindeymiş gibi yaşamaya değer mi dünya, ben cevap vermek istemiyorum.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.

Son düzenleyen Renommier; 15 Ocak 2023, 20:11.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 15 Ocak 2023, 21:23   #72
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Yeteneği köreltmenin en iyi yöntemi insanlara sevmediği işi yaptırmaktır. Bunun için de eğitim sistemini çökertmeleri gerekir. Hayatım boyunca okulu sevmedim. Çünkü hayat, asla okulda öğrendiğim şeyleri sormadı. Her neyse. Hiç düşündünüz mü, neden resim dersi matematik kadar umursanmaz?

Dünyayı sanat güzelleştirir, savaş çirkinleştirir ve para da yönetir. Resim, müzik, beden eğitimi gibi derslerin karnede diğer derslerden yüksek gelmesine sinirlenen bir toplumdaysanız, okulu bitiren öğrenciye “Ne iş olursa yaparım ağabey!” demeyi zerk ettiklerini görürsünüz. Çünkü iyi paralı bir bölüm için resmin değil, matematiğiniz iyi olmalı.

İlkokulda, lisede, üniversitede hep kalabalıklar içinde ders görürsünüz. İlkokulda herkesin sevdiği ders farklıdır. Lisede de öyle. Üniversitede de. Ancak amaç aynıdır, geçmek. Bu amaç, insanın normalde ihtiyacı olan şeyleri amaç haline getirir. Tehlikenin farkında mısınız?

Anlayacağınız bu ihtiyaçların amaca dönüşmesi, işini sevmeyen insanların sayısını çoğaltır. Kendinden, halinden, hayatından ve kısacası hiçbir şeyden memnun olmayacak hale getirir. Sonunda da “Allah vergisi” dediğimiz yetenek özelliğinin daha ismini bile heceleyerek okuduğumuz yıllarda yok edildiğini fark ederiz, değil mi? Zaten işini sevmeyen insanların yaptığı işe yeteneği yoktur, becerisi vardır. Zor da olsa, imkansıza yakın da olsa bu değişmez.

Dünya, öyle bir yer ki, her rutin alışkanlığa, her alışkanlık prensibe, her prensip de monotona bağlıyor kendini. Bir zaman sonra da ne oluyor biliyor musunuz? En üstte söylediğim “İhtiyacın amaca dönüşmesi” doğuyor. İhtiyaç, amaç olunca, amaç da uzuv oluyor ve uyuşturucu bağımlısı gibi hissediyorsunuz. Yani en azından ben böyleyim.

İnsan çıkarları için yaşarmış ya, ben de öyle olduğumu, sır verdiklerime “Benim senden ne çıkarım var?” diye sorduktan sonra fark ettim. Yine de içimden geleni yaptım hep. Yanlış da olsa, gereksiz de olsa, anlamsız da olsa, mantıksız da olsa yaptım. Pişmanlıktan korkmuyorum artık. Çünkü anladım ki hayat ona gebe... Bazen cidden dayanamıyorum bu dünyaya ve önce bana. Geçen kendime şöyle dedim,

“Bir gün ‘Ne yapıyorum bu hayatta?’ diye sorup, dürüst olabilirsen eğer, intiharın; kaçmak değil de savaşmak anlamına geldiğini anlayacaksın.”

Siz hiç yoktan yaratan ile savaştınız mı?
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 15 Ocak 2023, 22:19   #73
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Umarım, herhangi bir zamanda iyi hissedecek gücüm kalmış olur. Ya da iyi hissetmemin önemi.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 15 Ocak 2023, 22:36   #74
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Kâlet yâ leytenî mittu kable hâzâ ve kuntu nesyen mensiyyâ.
Zeynep bunu beğendi.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 15 Ocak 2023, 22:48   #75
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




“‘Gözlerimizi hep daha kötü olma ihtimali için açıyoruz’ gerçeğini, ‘Yarın her şey çok güzel olacak!’ çaresizliğine çevirmeye, ‘Umut’ denir.”
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 15 Ocak 2023, 23:31   #76
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




İnsanlardan uzak duramıyorsan onların senden uzak durmasını sağla.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 16 Ocak 2023, 17:34   #77
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Ne değişti bu yedi yılda?

Yaşamaya mecbur kaldım. Hani aynı anlama gelen fakat farklı yazılan cümleler vardır ya, benim durumum da aynı işte. Değişen fiziki durumum sadece. Mevsimler, günler ve dünya hiç değişmedi. Sadece isimler ve sıfatlar değişiyor. Eskiden, “Canım” dediklerime şimdi, “O***** çocuğu” diyebiliyorum. Anlayacağın, dünyanın görünümü değişmedi ama insanlar çok değişti be Gizem. Ama onda da alıştım, inan. Kelimeler bile etkilendi. Makyajsız dışarı çıkamayan kadınlar gibi oldular. Süslenmeyince veya yabancı kelimelerin makyajını kullanmayınca değersiz gibi göründüler. Mesela, “Ölü yaprak vuruşu” demek yerine, “Knockle-ball” demenin daha havalı olduğuna inanıldı. “O nereden çıktı?” deme, geçen Kaan'la PES atıyorduk da o kullandı da öğrendim. Evet, saf Kaan. O da değişmedi. Görüşüyorum hala. Gerçi onun da hayatı alt üst oldu bir anda. Annesi felç geçirdi, ağabeyinin şehit haberi geldikten sonra... her neyse. Buna da alıştım. Hatta “Samimiyet” dediğimiz şey; kahvelerde 5 liraya içilen çayın yanındaki muhabbetler değil, dört litre benzin fiyatına çay içilen yerlerde yapılan yer bildirimleri oldu. Bunu sağlayanların da günde on iki saat hayvan gibi çalışmak zorunda olduğunu gördüm. Ve ona bile alıştım.

Kimseye içimi dökemedim, anlatamadım, ağlamak için arkalarını dönmelerini bekledim. Çünkü “Paylaşmak” dediğimiz, insanlar arasındaki soyut bağ; gerçekten anlamaya çalışmak veya birilerinin yanında beklentisiz olmak yerine, artık sanal platformlarda prim kaygısı taşıyan yazılar haline geldi. “Çıkar” oldu adı. “İspat” oldu. Buna da alıştım. İnsanlar öldü bu yedi yıl içinde, çocuklar bile öldü. Elinde büyüdüğüm insanlar öldü. Yan komşum değişti. Odamdan bakınca puslu görünen harabe bina artık daha net görülmeye başladı bu yedi yıl içinde. Konunun senle alakası olabilir, evet. Belediye seçimi için otobüs durağımızın boyaları da aktı. Sana “Seni seviyorum” dediğim günün gecesinde evinde intihar* eden Hıdır amcanın mezarına daha az gitmeye başladım bu yedi yıl içinde. Sana yalan söylemem bilirsin. Hıdır amcanın mezarını bile bulamadım geçenlerde. Anneannem ölünce sigara da içtim biliyor musun? Hani sen içince elinden alıp, “Sigara mı, ben mi?” diye sorardım ya sana, sen haklıymışsın be sigara içerken. Artık haddinden fazla vefasızlaştım. Ama iyi şeyler de oldu bu yedi yıl içinde. Galatasaray dördüncü yıldızı taktı mesela. Yarım bıraktığım hayallerin inşasına tekrardan başladım. Sanırım inşasına başlamak daha tatlı geldi, düşünce olarak kaldı, o da beynimdeki despot pentatlonu aşamadı. İki tane çocuğum oldu. Korkma, annesiz büyüdüler içimde. İsimlerini Zarar ve Ziyan koydum. Bakma öyle, evlenmedim tabii ki. Zaten senden sonra kimseyi sevemedim, güvenemedim. Üzülme, iyi şeyler bunlar. Hani, “Bıçaklar iyidir, saplandığı yeri olgunlaştırır!” diyordun ya, hatırladın mı? Ben hiç unutmadım onu.

En ünlü ustaların bile gün yüzüne çıkarmaya kıyamadığı bıçaklar gibi Tanrı tarafından ruhuma sağlanman kaldı geriye. Nefes alamadım, çıkarmaya çalıştım birkaç kere. Ancak matematikteki çıkarma işlemi vardı ya, o işlem büyükten küçüğü çıkarmak gibiydi, eksildim ama yanlış eksildim. Yemin ederim buna da alıştım. Neye alışamadım biliyor musun? İsmin aklıma geldiğinde, içimdeki üşümenin çözümünü bulamayışıma. Çünkü sürekli sala verildi bu şehirde. Her sala sesinde adın yırttı dudaklarımı. Her cuma mesaj attı arkadaşlarım. Nasıl kurtulayım, sen söyle? Yedi yılda değişmeyen tek şey bu işte.

Sitem gibi oldu ama anlarsın sen beni. Babasını kaybeden çocuk, Allah'a sadece, “Umarım varsındır da sana bunun sebebini sorarım!” diye sitem yapar ya, ben de aynını sana yapıyorum. Umarım okursun bir yerlerde de...
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 16 Ocak 2023, 18:35   #78
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Senin birinden kazık yediğin için sırtını dönmene gerek yok ki. Muhtaç oldukları kudret, damarlarındaki hain kanda mevcut zaten!
Zeynep bunu beğendi.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 16 Ocak 2023, 19:16   #79
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Felaketlerini üstümüzden esirgemeyen Allah'ımıza hamd-ü senâlar olsun.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.

Son düzenleyen Renommier; 16 Ocak 2023, 19:18.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 16 Ocak 2023, 19:40   #80
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Kanseri yenen insan, her şeyi yeneceğini düşünür. Bir kere ayağı kayan insan, sürekli düşeceğini düşünür ve ilk aşkından ayrılan insan da bir daha âşık olamam diye düşünür. Yani anlayacağın; Bedenler de nedenler de farklı ama sonuçlar hep aynı...
Zeynep bunu beğendi.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Yanıtla

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
dipnoz, giriş, hel, kimsin, kinayet, kinsin, mahîsin, min, sen, seni, sûi, tanıyamıyorum, tanıyorum, yazgıtay, zana


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 60 (0 üye ve 60 konuk)
 





TrendForum.Net genel forum paylaşım sitesidir. Bu nedenle foruma kaydolan tüm gerçek kişiler, kontrole tabi tutulmaksızın içerik paylaşabilmektedir. TrendForum üzerinden paylaşılan mesaj, konu ve görsellerden yana doğabilecek yasal sorumluluklar; paylaşan kullanıcıya aittir, TrendForum.Net yer sağlayıcı olduğu için hiçbir yasal sorumluluk kabul etmez. İllegal herhangi bir faaliyetin saptanması durumunda; İLETİŞİM sayfası üzerinden ulaşıldığı takdirde mesaj, konu ya da görsel; en fazla 48 saat içerisinde silinecek ve bildiriminiz üzerinden tarafınıza dönüş sağlanacaktır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince sitemizde telif hakkı bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaşımı yasaktır. Yasal işlem olması halinde paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.


Powered by vBulletin® Version 3.8.7   Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.

TrendForum.Net, lisanslı vBulletin® kullanmaktadır. Tüm hakları saklıdır. ©2022-2024
Tema Tasarım: Vision / Fibertus.Net