Forum Logo




Yazgıtay

Üyelerimize ait günlüklere bu başlık altından ulaşabilirsiniz.


Kullanıcı Etiket Listesi

Like Tree52Beğeniler

Yeni Konu Oluştur Yanıtla
 
LinkBack Seçenekler Görüntüleme stilleri
Alt 12 Şubat 2023, 14:40   #151
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Nihilist düşünüp intihar edemeyecek kadar korkak olmayı mı seçeceğim, yoksa amaçsız yaşayıp savaşmayı seçecek kadar saçmalamayı mı deneyeceğim? Bu çelişkiyle beraber aklımda sadece şu tespitler beliriyor:

• Neye karşı çıkarsan, onu duvar veya maske olarak kullanırsın.
• Şu anda neye nefret duyuyorsan, geçmişte ona olan sevgin kadardır.
• En çok neyi şikâyet edersen, en fazla ona maruz kalırsın.
• En çok nefret ettiğine daha çabuk alışırsın.
• Ve ulaşmak istediğine değil, kaçtığına yakınsın!
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 17:42   #152
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




“...ve yemkuru allâhu!”
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 17:51   #153
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Ne kadar yüksek sesle konuşursan konuş, asıl gerçek, içinde susturmaya çalıştıklarındır Sami.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 17:55   #154
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Çare ve alternatif aynı şeyler değildir Sami. Arasındaki farkı yaşayarak anlayacaksın.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 17:58   #155
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Bir insana körü körüne inanıp güvenmek ile fare zehrini kutusuyla içmek arasındaki tek fark; güvenin, birçok kez öldürebilme ihtimali taşıması olduğunu unutma.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 18:16   #156
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Aslında herkes matematik öğretmenidir. Çünkü birbirlerine toplamayı, çıkarmayı, çarpmayı ve bölmeyi öğretirler. Önce birbirlerinin etrafına toplanırlar, sonra kendilerinden olmayanı çıkarırlar, zamanla her şeylerini bölüşürler, sonra da kapıyı çarpıp giderler. O yüzden çarpmanın etkisi diğer üç işlemden daha şiddetlidir, sonuçları da.
Hesapların uymazsa boşlukta kalırsın ve o boşluğu da daha büyük boşluk açması için kitabına uydurmaya çalışırsın. Her insan önce yamadır, ama dikilmek yerine boşluk doldurur. Sonra o boşluğa başkasını uydurmaya çalışır. En sonunda da aslında hiçbir boşluğun dolmayacağını bilir. (En azından nefes alırken) Çünkü o boşluk dolarsa, Chuck Palahniuk'un Tıkanma isimli kitabında bahsettiği “beklemek” eylemsizliği kalır geriye. O zaman da diri veya ölü olmanın hiçbir farkı yoktur. Zira kıyamet her türlü gelecek.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 18:43   #157
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Küçükken “son lokmanı yemezsen ardından gelir” sözü büyüyünce ne kadar anlamsız geliyorsa, o kadar görmezden geliyorsun kötü bir şey yapınca Allah'ın seni seyrettiğini. Neden mi? Sırf öç almak için, intikam yelpazesini canını yakan yerlere doğru sallayarak acını serinletmek için, her şeyden önemlisi; ölümün varlığını bilip yaşamaya devam edebilmek, geçmişin geleceğin yollarına gizlediği mayınlara basmamak ve eksilsen bile her şeye katlanmak için.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 19:10   #158
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Hayvanlar da, böcekler de, insanlar da, araçlar da hemen hemen aynı. Üçü de küçüldükçe tehlikeli ve öldürücü oluyor. Ama insanın karakteri, aracın hacmi, hayvanın ve böceğin de boyu...
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 19:41   #159
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Bazı insanlar gerçekten çamaşır makinesi gibi, çünkü gözünün içine bakıp bir şeyler çeviriyorlar. İşin garip tarafı ne biliyor musun? Bunu gizlemiyorlar, aleni bir şekilde yapıyorlar. Neden mi; senin kirli çamaşırlarını kullanarak aslında sana yardım ettiğini düşünüyorlar ve söylüyorlar da ondan. Sen de buna inanarak sesini çıkarmıyorsun, çıkaramıyorsun. Çünkü iyisin. Çünkü öyle zannediyorsun... Çünkü onları kendi ellerinle besliyorsun.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Alt 12 Şubat 2023, 22:24   #160
Çevrimiçi
Schmiss
Yanıt: Tanıyorum, Kinsin Sen!




Hepimizin ortak çaresizliği; ölümün gerçekliğini bilip, yine de ölümsüzlük masallarına inanmak. Ölümsüz mü hissediyorsunuz siz de, yoksa ölümü düşünen insanların olduğu dünyada mıyız harbiden? Eğer dün gece bir arkadaşım arasaydı ve intihar edeceğini söyleseydi, ona sadece “Saçmalama” diyebilirdim. Çünkü aklımda cevapsız bırakılan çok soru kalırdı. Bencilce görülüyor öyle değil mi? Çünkü aynı soruyu ben de sordum kendime. Böyle bir durumla karşılaştınız mı bilmiyorum ama ben, üç gün öncesine kadar düşündüğüm ve vadeleri olarak da düşünmeye devam ettiğim planı; arkadaşımın, bir başkasının, ya da birinci dereceden kan bağım olan X kişisinin bana söylemesinden mi rahatsız oldum, yoksa gerçekten de saçma mıydı, inan kestiremiyorum. Şu an herhangi biri beni arayıp “İntihar etmek istiyorum” derse, direkt alternatif sunarım önüne. Ciddiyim. İnsanların ses tonlarından ne yapmak istediklerini anlıyorsanız, ya delirdiğinizi düşünürsünüz, ya da berbat haldeyken bile intiharı düşünemediğiniz için başkalarına alternatif sunarken bulursunuz kendinizi. En iyi ihtimalle de yüzünüze kapanır telefon. Bu cümleyi bitirip, yenisine “Bilirsiniz ölmek, sınavın bitişidir” gibi felsefi veya normal zekâyı, kullanım alanı daha geniş olan başka zekâya boyun eğdiren bir sözle mi başlamam gerekiyor? Bu sorudan sonra da şunu mu demeliyim; “Düşünelim, amaç ne? Ne gerçekten. Müslüman veya herhangi bir dine mensup olarak doğduğumuz için, ‘Cennet varsa bir ben giderim, geriye kalan ve benimle aynı özellikte olmayan tüm insanlık umurumda olmaz’ diye mi düşünüyorsunuz siz de, tüm geri zekâlılar gibi?”

Hadi kendimizi yanıltalım o zaman.

İnsan ne için ölmeli? Bu çok basit, manevi değerler. Gözle görülmeyen, elle tutulmayan anlamlar için ölmeli. Ama bu amaç, asla kendini öldürmek olmamalı. Buraya dikkat etmeliyiz. Amaç ne olursa olsun, ölüme gidilmeli fakat bile bile ölünmemeli. Aradaki ayrıntıyı fark edeniniz var mı? İki ayrı tahtayı üst üste getirip çivileyin. Arasından sadece paraşütçü haşereler (tahtakurusu) geçebilir. Bu fark da o kadar içte. Çok sıkı şekilde çivilenmiş iki tahta arasındaki mesafe kadar. Karıncadan file kadar öldürebilecek yetisi veren şeyin varlığına görmeden inanmak, fakat aciz olduğunu kabullenememek. Ne tuhaf değil mi? Düşünün, bir anda hayatınız altüst olabiliyor. Bu da ortalama bir ilizyonistin insanı ikiye bölme gösterisi sırasındaki iş kazasına benzer şekilde oluyor. Şöyle ki, anlık dediğimiz olay saniyenin milyarda birine tekabül ediyor veya trilyonda bir, ya da her neyse işte. Ben o iki saniye arasındaki mesafedeyim şu anda. O mesafeden yazıyorum bunları. O kadar uzak ki, gelen her telefonda felaket senaryosu beklediğinizi düşünün. Arkadaşınız arıyor, ses tonunun kulağınıza yansıma şiddetinden algınızı çıkarırsak sonuç Sur'u işaret ediyor. Anlıyor musunuz? Daha açık olayım o halde. Bir silah alın elinize. Cüneyt Arkın filmlerindeki gibi olsun. Rus ruleti tarzından bahsediyorum. İçine de bir tane mermi koyup çevirin kovanı ve kapatın. Dayayın kafanıza. Sıkmaya başlayın, patlayana kadar. Şimdi o silahı sevdiğiniz insanın organı, mermiyi de kendiniz gibi düşünün. İşte gerçek Bing-Bang! Yani hayat ve ölüm böyle işler. Elde kalan gidiş ve dönüş biletinin hayat özeti budur; mermi saplanıp soğuyana kadar yaşamak. O nedenle “Bir saniye sonra yaşamanın garantisi yok, ne zaman ve ne şekilde öleceğimizi bilmiyoruz” şeklinde işlemiştir bilinçaltımıza. İster sevin, ister nefret edin, isterseniz yukarıda bahsettiğim gibi ölümsüzlüğü arayın, isterseniz de zırlayıp duaya başlayın, ya da korkun. Ama aklınızdan çıkarmayın, hayat hikâyeniz sadece bu kadar. Anlık yaşamak dedikleri bundan ibaret! Unutmayın, her patlamanın öncesi de, sonrası da karanlıktır.

Beyin mastürbasyonunu zor da olsa biraz daha uzatıyoruz. Bunu yapmamızın sebebi, diğer boşalmaya oranla, bu boşalmanın geciktikçe kavramaya bıraktığı keskinliğidir. Bilimin, adına “DARP-32” dediği gen yüzünden, delilik ve dâhilik arasında incecik bir çizgi vardır. Doğal olarak, bazı insanlar için cesaret gerektiren şeyler, bazıları için sadece aptallıktan ibarettir, bunu da unutmayın. Bu bilgiyle beraber, demin bahsettiğim “İnsan ne için ölmeli” sorusuna geliyorum. Bakın, şimdi iki seçenek veriyorum size:

Birincisi; evden çıkar çıkmaz kaza kurşununa denk geldiniz ve öldünüz.
İkincisi; kutsal gördüğünüz bir şey uğruna öldünüz.

Hangisini istersiniz? Durun, seçmeyin. Neden mi, ikisi de aynı. Farkı yok. Donarak, yanarak, boğularak ve bir kamyonun altında kalarak ölmek, üstteki iki maddeden farkı yok. Ölümü anlamlı kılan “görülmez” değerlerimiz olmasaydı emin olun korkudan kafamıza sıkardık. Birinin sevgilinizi taciz etmesinden sonra kavga edip ölmeyi göze alabilirsiniz, öyle değil mi? Peki, ne olur sonra? Kız gider bir başkasını bulur. Evet, demek istediğimde bu; tüm kutsal değerler de böyle. Birileri ölür ve onun ölümünü onurlandıranlar peşinden aynı şekilde ölmek için kuyruğa girer. Hayatın amacı budur artık. “Neden?” ve “Nasıl?” sorusunun önemini anlıyor musunuz? Öleceğiz, ama bunun için bir sebep gerekiyormuş hissi. Yani “vade”, “ömür” ve “ takdir-i ilâhi” dedikleri şey sadece sebeptir. Bu sebep bizi hayatta tutan en büyük etkendir. Ölümün anlamlı olması için yarışıyoruz. Nietzsche ve Kant gibi adamların da aramış olduğu sebep budur. Eğer böyle olmasaydı ve hayatın anlamı, ölüm sebebi ve vaatler (kutsal anlamlar) üzerine inşa olmasaydı, şu an öldürürdü herkes kendini.

Eğer tersini düşünüyorsanız öldürün kendinizi. Değirmene gidip eli boş dönen Keloğlan masalının o beş dakikası kadardır hayat.

Neden mi?

Çünkü bilinmezliğin kucağında dahi olsak, bizi tutan yapıştırıcının ne olduğunu biliyoruz! (Bilinen son)

Çünkü geleceği bilmeden yaşamayı göze almanın sebebini biliyoruz!

Çünkü boğularak, yanarak ve donarak ölme ihtimalini göz ardı etmenin sebebini de biliyoruz!

Ve şu an en acısız şekilde intihar etmenin, kanser olup kemoterapilerde sürünüp ölmekten daha mantıklı olduğunu bildiğimiz halde bizi durduran tek şeyin bu olduğunu da biliyoruz! Yemin ederim biliyoruz. Hiç inkâr etmeyin, biliyoruz. Tavuktan damacanaya kadar tecavüz eden adamların namus kavgası ettiği dünyada yaşıyoruz. Gurur duymamı beklemeyin.
__________________

İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir.
 
Alıntı ile Yanıt

Yanıtla

İçeriği Sosyalleştir

Etiketler
dipnoz, giriş, hel, kimsin, kinayet, kinsin, mahîsin, min, sen, seni, sûi, tanıyamıyorum, tanıyorum, yazgıtay, zana


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 52 (0 üye ve 52 konuk)
 





TrendForum.Net genel forum paylaşım sitesidir. Bu nedenle foruma kaydolan tüm gerçek kişiler, kontrole tabi tutulmaksızın içerik paylaşabilmektedir. TrendForum üzerinden paylaşılan mesaj, konu ve görsellerden yana doğabilecek yasal sorumluluklar; paylaşan kullanıcıya aittir, TrendForum.Net yer sağlayıcı olduğu için hiçbir yasal sorumluluk kabul etmez. İllegal herhangi bir faaliyetin saptanması durumunda; İLETİŞİM sayfası üzerinden ulaşıldığı takdirde mesaj, konu ya da görsel; en fazla 48 saat içerisinde silinecek ve bildiriminiz üzerinden tarafınıza dönüş sağlanacaktır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince sitemizde telif hakkı bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaşımı yasaktır. Yasal işlem olması halinde paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.


Powered by vBulletin® Version 3.8.7   Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.

TrendForum.Net, lisanslı vBulletin® kullanmaktadır. Tüm hakları saklıdır. ©2022-2024
Tema Tasarım: Vision / Fibertus.Net